VİTREKTOMİ
Vitrektomi ameliyatı, gözün içerisini dolduran vitreus jelinin cerrahi ile gözden çıkartılması işlemidir. Bu işlem retina cerrahı tarafından, vitrektomi için özel üretilen aletler ile yapılır.
Vitrektomi, ameliyathane prosedürleri içerisinde vitrektomi cihazı ve ameliyat mikroskobu kullanılarak yapılır. Gözün belirli yerlerinden mikro cerrahi aletler ile göze girilerek vitreus jeli küçük parçalar halinde kesilerek gözden çıkartılır. Bu işlem sonrasında retina bölgesinde yapılması planlanan bir tedavi var ise yapılır. Bu tedavi dekolman ile yerinden ayrılan retina tabakasının tekrar yerine yatıştırılması, sonrasında argon lazer fotokoagülasyon uygulanması olabilir. Cerrahi işlem sonunda gözün içerisine vitreus jeli yerine gaz ya da silikon yağı konularak işlem sonlandırılır.
Vitrektomi ameliyatı vitreus içerisinde kanama (hemoraji), şeker hastalığına bağlı ileri evre diyabetik retinopati, retina dekolmanı, epiretinal membran (ERM), maküla deliği (maküler hole), endoftalmi, göz yaralanmaları, göz içerisinde yabancı cisim varlığı, prematüre retinopatisi (ROP) ve katarakt ameliyatında gelişen bazı komplikasyonlar sonrasında uygulanmaktadır.
OKÜLER ULTRASONOGRAFİ
Göz ultrasonu (USG) çeşitli nedenler ile gözün retina tabakasının muayene ile değerlendirilemediği durumlarda göz içi lensi, vitreus ve retina tabakasının incelenmesini sağlayan çok önemli bir görüntüleme yöntemidir. Ultrasongrafide ses dalgalarının göz içi dokular tarafından yansıma prensibi kullanılarak görüntü elde edilir.
Girişimsel bir işlem olmadığı gibi her hangi bir yan etkisi de yoktur. Uygulaması kolaydır.
Normal göz muayenesi ile gözün arka segmenti olarak adlandırılan iç kısmının değerlendirilmediği durumlarda mutlaka ultasongrafi yapılmalıdır. Bu durumlara gözün kornea kısmında opaklık, kataraktın çok ilermesi, sistemik bir hastalık ya da travmaya bağlı olarak vitreus içi kanama veya retina dekolmanı sebep olabilir.
Ayrıca travma söz konusu olduğunda göz içerisinde yabancı cisim varlığından şüpheleniliyorsa ultrasongrafi uygulanabilir.
Retinablastom veya koroid tümörü gibi göz içerisindeki kitlesel lezyonların tanı ve ayırıcı tanısında göz ultrasonu önemli yer tutar.
OCT ANJİO (OCTA)
Optik Kohorens Tomografi Anjiografisi, maküla (sarı nokta) ve retina damarlarının görüntülendiği ileri teknoloji bir görüntüleme yöntemidir. Göz hastalıkları kliniklerinde uzun yıllardır kullanılan OCT cihazının geliştirilmesi ile kullanıma sunulmuştur. OCTA ile damardan herhangi bir ilaç verilmeden maküla ve retinadaki damarlar görüntülenebilmektedir. İşlem saniyeler içerisinde yapıldığından uygulaması kolay ve fluorescein anjiografide olduğu gibi ilaç verilmediği için herhangi bir yan etkisi de bulunmamaktadır.
OCTA ile yaşa bağlı maküla dejenerasyonunun (sarı nokta hastalığı) kuru ya da yaş tipinin ayırımı yapılabilmektedir.
Şeker hastalığına bağlı diyabetik retinopatide yeni damar oluşumları ve beslenemeyen bölgeler OKTA ile saptanabilmekte ve bu sayede uygun tedavi planlanabilmektedir.
Retina damar tıkanıklıklarında ve santral seröz retinopati (SSR) hastalığının tanısında ve uygun tedavi seçiminde OCTA çok faydalı sonuçlar vermektedir
Göz tansiyonu ( glokom) hastalarında optik sinir başının kan akımının azalması OCTA ile saptanabilmektedir.
OCT (Optik Koherens Tomografi)
Halk arasında göz tomografisi olarak da bilinen bu cihazı birçok göz hastalıklarının tanı ve tedavisinde kullanmaktayız. İsminin sonundaki tomografi nedeni ile radyasyonu çağrıştırsa da radyasyon içermez, her bireyde güvenle yapılabilen bir cihazdır. Görüntünün alınabilmesi için hastanın birkaç saniye cihazdaki bir ışığa bakması yeterlidir. Çok kolay ve kısa süren bir çekim işlemi ile göz sinirinin (optik sinir) , retinanın (ağ tabaka), görme merkezinin (makula) ve korneanın en ince detayına kadar analizini sağlar. OCT cihazının çözünürlüğünün yüksek olması nedeniyle girişimsel olmayan doku biyopsisi olarak da tanımlanabilir.
OCT cihazının prensibi, göze yolladığı ışık dalgalarının gözün içinden geçerek retina ve sinir lifi tabakasından yansıtılması ve bu geri yansıyan ışığın enine kesitler ve 3 boyutlu görüntüler sağlama esasına dayanmaktadır. Bu görüntüler, hastanın yaşına uygun sağlıklı bireyler ile karşılaştırılarak gözün sağlıklı olup olmadığı veya sağlıklı değilse hasarın boyutu belirlenir. Ancak standart göz yapısına sahip olmayan gözlerde cihaz yanlış sonuçlar verebilmektedir. Bu durumda hekimin deneyimi OCT ve NFA sonucunun değerlendirilmesinde son derece önem taşır.
OCT, sarı nokta hastalığı, diyabeti ve retina damar tıkanıklığı olan hastalarda görme merkezinin veya retinanın detaylı incelemesini sağlayarak, hücrelerin sağlıklı olup olmadığını, ödem olup olmadığını görmemizi sağlar.
FFA
Fundus Floresein Anjiyografi (FFA), retina kan akımının incelenmesi için geliştirilen, retina hastalıklarının tanısında ve takibinde vazgeçilmez bir tanı yöntemidir. Sarı turuncu renkte, mavi ışık altında floresans veren florescein boyası verilerek göz dibinin damarsal yapılarının, siyah-beyaz dijital fotoğrafları çekilir.
Florescein Anjiyografide hastanın kolundan veya elinden damar yolu ile 10 ml %5’lik florescein kısa bir süre içerisinde enjekte edilir. Daha sonra dolaşıma karışan florescein, bütün dokuları bir dakikadan az bir süre içerisinde boyar. Boya damardan verildikten sonra, bir göze öncelik verilerek ilk saniyede daha sık olmak üzere 10. dakikaya kadar dijital fotoğraf çekimleri yapılır. Bazı hastalıklarda daha uzun çekim yapmak gerekebilir.
Fundus Florescein Anjiyografi çekimi sonrasında, hastanın cildinde ve idrarında renk değişikliği olabilir. Boya maddesi böbrekten idrar ile atıldığından, bol su içilmesi maddenin atılımını hızlandırır.
Uygulama esnasında çok nadir de olsa alerjik reaksiyonlar görülebilir. Fundus Florescein Anjiyografi tetkikinden önce böyle bir durumla karışlaşılma olasılığı göz önünde tutularak hazırlıklar yapılır.
Fundus Florescein Anjiyografi, diyabetik retinopati, retinal vasküler tıkanıklıklar, yaşa bağlı makula dejenerasyonu, inflamatuar retina hastalıkları gibi retina damar hastalıklarının yanı sıra pek çok retina hastalığının tanı ve ayırıcı tanısında kullanılır.
ARGON LASER
Laser, uyarılmış radyasyon emisyonuyla ışık amplifikasyonunun (Light Amplifaction by Stimulated Emission of Radiation Laser) ilk harflerinin bir araya getirilmesiyle oluşmuş bir kelimedir. Göz kliniğinde tanı tedavilerde birçok farklı laser cihazı kullanılmaktadır.
Argon Laser (488-515mm) retina fotokoagülasyonu amacı ile temelde ışık enerjisinin retinadaki pigmentler tarafından emilişi, ısıya çevrilmesi ve bu sayede istenilen bölgede doku koagülasyonu sağlayan bir tedavidir. Şeker hastalığına bağlı diyabetik retinopati ve retinal damar tıkanıklığı olan retinal ven oklüzyonunda, retinanın kanlanmasının bozulduğu durumlarda yeni anormal damarların oluşmaması için Argon Laser yapılması gerekebilir.
Retina yırtık, delik ve dejenerasyonlarının etrafına retina dekolmanı gelişmesini önlemek amacı ile Argon Laser yapılabilir. Argon Laser aynı durumlarda vitrektomi ameliyatı sırasında da yapılabilir.
Ayrıca göz damar yapılarının bozulduğu, bazı hastalıklarda ve bazı göz içi tümörlerde de Argon Laser uygulanabilmektedir.