Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu
Halk arasında sarı nokta hastalığı olarak da bilinen yaşa bağlı makula dejenerasyonu, görme merkezi olan makulanın, yaşa bağlı olarak oluşan hasarına denir. Hastalığın görülme sıklığı, yaşın ilerlemesiyle birlikte artar. Makula, içinde sarı maddelerin olduğu, görme keskinliğimizin %90’ını sağlayan görme merkezidir. Bu alan gözün keskin görüşten ve dolayısıyla okuma, araba kullanma, objeleri tanıma gibi görevlerinden sorumludur. Makula dejenerasyonunda makulada sarı lekeler oluşur. Retina ve retina altındaki tabakalarda tahribat yapar ve merkezi görme azalır ancak çevre görme etkilenmez. Sarı nokta hastalığı önce bir gözde başlar ancak birçok kişide 5 yıl içerisinde öteki gözde de oluşur. İlk etapta ciddi belirtiler vermeyebilir. Bu sebeple periodik muayeneler hastalığın teşhisinde çok önemlidir. Erken dönemde yapılan detaylı fundus muayenesinde, makulada druzen adı verilen oluşumlar gözlenir. Bu evrede hastanın görmesinde belirgin bir azalma görülmemektedir. Sarı nokta hastalığında; hasta, baktığı noktayı iyi göremediğini, ancak çevresini gördüğünü söyler. Örneğin saate bakıldığında saatin içi görülemez ama dış kısmı, çevresi görülebilir. İleri safhalarda hastalar araç kullanma, okuma yeteneklerini kaybederler, kişileri tanımakta zorluk çekerler. Bazen hastalığa bağlı olarak meydana gelen kanama sonucu görme aniden azalabilir. Yaşam süresinin uzmasına bağlı olarak yaşa bağlı makula dejenerasyonu hastalarının sayısı giderek artmaktadır. Yaşa bağlı makula dejenerasyonunun oluşmasında en önemli risk faktörü yaştır. Hastalığın görülme sıklığı yaşın ilerlemesiyle birlikte artar. 70-79 yaşları arasında görülme sıklığı %25 iken, 80 yaş ve üzeri kişilerin yaklaşık yarısında görülmektedir. 90 yaşın üzerinde ise %100’e yakın oranda görülür. Yaş faktörüne bağlı olarak risk faktörleri sıralandığında, özellikle güneş ışığının fototoksik etkisi nedeniyle, güneş ışığına fazla maruz kalan mesleklerde çalışan kişilerde (denizciler, çiftçiler vb) ve kadınlarda daha sık görülür. Ayrıca kişide hipertansiyon bulunması, kandaki yağ oranının yüksek olması ve ailevi hikayesinin olması da önemli faktörlerdir. Öte yandan özellikle açık renk gözler, obez kişiler Öncelikli risk grubundadır. Ayrıca oksidatif mekanizma üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle sigara içenler de risk altındadır. Sigara antioksidan seviyesini düşürür ve kan akımını bozar. Sigara içenlerde hastalığa yakalanma riski üç kat fazladır. Sarı nokta hastalığının 2 çeşidi vardır. Doktorunuz öykünüzü dinledikten sonra teşhis için tam bir göz muayenesi yapacaktır ve doğru teşhis için aşağıdaki bir grup testleri isteyecektir. Boya kan damarlarınızda dolaşırken özel kamere ile gözünüzün arkasının fotoğrafları çekilecektir. Sarı nokta hastalığı ile ilişkili anormal kan damarları ve retinal bozukluklar görülecektir. Sarı nokta hastalığının tedavisinde öncelikle önleyici-ilerlemeyi durdurucu yaklaşımlar ele alınmalıdır. Bu noktada sigarayı bırakmak, güneşten korunmak, sarı, kırmızı, yeşil renkli pigment içeren taze sebze, meyveleri düzenli tüketmek, balık yemek, vitamin ve mineral desteği almak (özellikle vitamin A, B, E, çinko, selenyum) önerilmekle birlikte ayrıca lutein, omega 3 yag asitleri faydalıdır. Günümüzde sarı nokta tedavisinde farklı yöntemler uyulanmaktadır. Bu yöntemlerin hangisinin uygulanacağı hastalığın tipi, sarı noktaya uzaklığı ve evresi ile yakından alakalıdır. Erken dönemde uygulanan tedaviler sarı nokta hastalığının ilerlemesini yavaşlatabilir veya durdurabilir.Belirtiler
Sarı Nokta Hastalığı Kimleri Etkiler?
Sarı Nokta Hastalığının Türleri Nelerdir?
Teşhis
Tedavi